Viskiye Başlamak – 2020
Bu yazı bolca anılarımı içeren az buçuk viski maceramı anlatan bir yazı. Gerçekten başlamak isteyip de detay almak isteyen şu yazıma gidebilir; http://e-yazi.com/viskiye-baslayacaklara-ogutler/
Hatta ve hatta viski konusunda bir eğitim setine şuradan ulaşabilirler; Viski Eğitim Seti.
Alkol bol kullanan biri olarak viski sevmemek içime yer etmiş bir konuydu. Rakı içememek de öyleydi. Vakti zamanında, teeee gençlik yıllarımda 3 arkadaş rakı içerken en hızlı ben içmeliyim gibi gerzek bir yarışa girmiştim. “Olur mu hiç? Rakı öyle içilmez!” ciler toplansın hadi.
Tabi daha gece bile olmadan akşam vakti kusmayla sonuçlanan bir hüsran gecesi yaşadım. Sonra anason çayından bile tiksinir oldum. Bir çoğundan duydum böyle bir hikaye, rakıdan sarhoş olup sağlam kusanlar bir daha içemez hatta anason kokusuna dayanamaz. Uzun bir süre rakı içemedim ben de.
Bu durumu kendime yakıştıramadım. Tek sosyalleşme aracımız alkol, e rakı içememek olmaz. Yavaş yavaş, kendimi alıştıra alıştıra rakı içmeye başladım. Sonuç mu? 20 yıldır rakıyla sorunum yok. “Hadi bugün bir rakı içelim!” diyen ben olmuyorum hiçbir zaman, bunu da belirteyim.
Kusma
Viskiyle tanışmam benzer oldu. Evde vitrinde minnacık, ancak shot boyutunda bir Johnnie Walker Red Label vardı. Evde kimse yokken dur şunu hiç edeyim, şişeyi de yok ederim dedim. (bir arkadaşım babası anlamasın diye çay demleyip koyuyormuş bitirdiği şişeye, bunu da belirtmeden geçmeyim). Kapağı açma, ağzıma dikme, yutma, tuvalete koşma, kusma. Toplam 5 saniye sürdü.
Sanırım şöyle bir gerçek var, istisna olabilir tabi bazı delikanlıları ayrı tutuyorum. Viski yaş ilerledikçe sevilen bir içki. En azından “sek, buzlu ya da hafif sulandırılmış viski” yaş ilerledikçe sevilen bir zamazingo. Kokteyl hali gençken bir şekilde içiliyor.
Viskiye yaklaşımım rakıya yaklaşımım gibi olmadı. Sonuçta “hadi bu akşam bir viski balık yapalım” diyen olmadı hiç yanımda. Böyle biri belki de hiç yok. Bu yüzden viskiyle olan mesafemde hiçbir sosyal sorun yaşamadım.
Viski sevmezliğim bir arkadaşım duty free’den aldığı bir Chivas (hangi seri, yıl hatırlamıyorum) getirip beraber hiç ettiğimiz güne kadar sürdü. O gün, “bu ne güzel şeymiş ya” diyip, çat çat vurdum acımadan.
Kötü Anı, Güzel Anı
Gel zaman git zaman. Bir arkadaşımın annesi vefat etti. Can sıkıntısıyla bir akşam viski içelim dedi. Tekele gittik, elim Johnnie Walker Red Label’a giderken arkadaşım; “bugün Black içelim” dedi. Benim bir sorunum var. Her boku bilmek zorundayımdır. Mesela Red – Black farkını bilmemek o akşam bana koydu. Bu viskiyle ilgili birinci dönüm noktasıydı. Ayrıca Johnnie Walker Black Label’a da o gün bayıldım.
Kısaca bahsedeyim… Red ve Black Label harman viskiler. Yani bir çok damıtımevinden farklı viskiler alıp sürekli aynı tadı tutturuyorlar. Black Label içindeki en genç viski 12 sene fıçıda beklemiş. Ayrıca daha çok isli viski barındırıyor. Yani viskiyi ürettikleri arpa maltlarını farklı yöntemlerle kavuruyorlar.
Sonraları biraya fazla yüklenmeyelim, şişiriyor, kilo yapıyor diye park bahçelerde oturduğumuz zaman yanımda votka, cin, viski bulundurmaya başladım. Daha sonra sadece viski bulundurmaya başladım. Nasıl olsa park köşelerinde kola ya da maden suyu ile içeceğim diye en ucuz ne varsa onu içiyordum ki bu genelde Passport Scotch oluyordu. Arada bir de Black Label ile kendimi şımartmıyor değilim tabi. Bu arada en ucuz Passport diye en kötüsü asla değil, zevkle içerim, kime tattırsam da sevmiştir.
Bourbon İle Tanışma
Gelelim ikinci dönüm noktasına. Pandemi dönemi malum dışarıda durmayalım diyip bir arkadaşımın ofisinde takılırken, evde yaptığım cider (ingilizlerin elma birası) içmeye bir ara verip arkadaşımın içtiği viskiyi içeyim dedim. Bir kadeh Jim Beam verdi. “Abouuv bu ne yau” dedim, mis gibi birşey. Bunu içmem damardan alırım ya.
Sonra “hele gurban bu bourbon da ne ola ki” dedim? “Mısırdan yapılan bir viski dedi. Bunu da bilmemek iyice koydu. Eve döneyim bu konuları bir çözeyim dedim. Eve giderken Fatih’den kalan yarım şarabı da içtim, sonra hemen bir Jim Beam aldım. Başladım ansiklopedi okumaya! Yok şaka. Tabi ki internetten araştırdım.
ABD’de en az %51’i mısır olacak şekilde tahılları fermante edip, daha önce kullanılmamış meşe fıçılarda bekletiyorlar. Yasa ile tanımlanmış daha birçok özelliği vardır tabi ama genel olarak Bourbon viskiler işte bunlar.
Çok soru, çok cevap, çok bilinmeyenli, çok katalog bilgi içeren internette bolca araştırdım. Genelde MeleklerinPayi.com ve VeViski.com’a denk geldim. Hemen bir Jack Daniels alıp, içerken bu iş böyle olmayacak bir kitap almalı dedim. Ayrıca Jack Daniels’a da daha daha bayıldım.
Jack Daniel’s da aslında Bourbon tipi viski aynı zamanda Tennessee. İkisinin en temel farkı Tennessee viskiler akçaağaçtan üretilen mangal kömüründen geçiriliyor. Eğer uslu biri olursanız birçok filmde, dizide nasıl da gözümüze sokulduğunu görürsünüz.
Dedim ya internet kesmedi. Burkay Adalığ’ın Meleklerin Payı kitabını aldım. En son lisede bu kadar hızlı bir kitabı bitirmiştim heralde.
Lisede Mehmet Yalçın okurdum, Milliyet Pazar’da yazardı. Onun da 3. basım A’dan Z’ye Viski (ayrıca Şarap ve Bira Kültürü adında bu seride toplam 3) kitabı var (ki Burkay Adalığ’ın da feyz aldığı eski bir kitabın yeni basımı). Ama Mehmet Yalçın’ın belki haklıdır tamam ama memleketimdeki ürünlere sürekli burun kıvıran üslubu beni okumaktan soğutuyor. Meleklerin Payı Kitabı’nda eleştiri, yerme yok. Saf bilgi var, viski adına yıllarca araştırarak edinilecek bilgi var! Bu aralar (Kasım 2020) distile içkiler kitabı da çıkarıyormuş, bekliyorum efem.
Sonuç. “Dünya’da en çok tercih edilen viski hangisi?”, “Harman ve single malt viski nedir?, “İskoç, Amerikan viski farkı nedir?”, “Bazı viskiler neden isli tatta?”, “Tennessee ve Bourbon farkı nedir?”, “Johnnie Walker nedir, Jack Daniels nedir?”, “Viski nasıl içilir?”, “Çay bardağında viski içilir mi?” ve daha birrrrrçok şey öğrenmiş oldum.
Öğrendim De Peki İyi Mi Oldu?
Her ay viskiye bir miktar kaynak ayırmaya başladım. Ki bu meret yıllarca ya İskoçya’da ya Amerika’da fıçıda bekliyor. Yani fıçının kapladığı yerin kirasını dolar ya da pound olarak ödemek zorundasınız 🙂 (Kira yani rant kavramını ilk tanımlayan Adam Smith de İskoç’dur, siz de viskiye başlayıp sonra işi büyütüp İskoçya’ya giderseniz Edinburg’da adamcağızın heykeline uğrayıp bir selam çakın). Bir buçuk viski parası kadar da devlet vergi alıyor. Yani pahalı bir uğraş, ülkenin ekonomik halini ahvalini de düşününce vicdan azabı çektirmiyor değilim.
Başlangıç önerilerim, Johhnie Walker Red Label, Johnnie Walker Black Label, Jim Beam White, Jack Daniels No7, Gentleman Jack, Chivas 12. İlle de single malt olsun diyenler; The Glenlivet Founders Reserve.
Devamında; “Daha haso bir içki” Ballentine’s, Jim Beam Black, Jack Daniels Single Barrel, The Glenlivet 12, The Macallan ulaşılabilen herhangi bir seri, Monkey Shoulder, isli tatları sevenlere Caol Ila, ArdBeg, Lagavulin.
That’s all folks…