Titanic Business Hotel – İstanbul
Bi ufak işim vardı İstanbul’da. Bir gece kaldım. Satış departmanından arkadaşım bizi otele bırakırken sizi çölde bir vahaya götürüyorum dedi. Muhteşem bir tabir oldu. Etrafta memleketim yapılaşması, çöp ayrıştıran emekçiler derken 500 metreden, çatısında adı okunacak şekilde göründü Titanik Hotel.
Belki komik gelecek ama bence bir otelin afillilik ölçüsü kulak temizleme çubuğu ve kokulu sabunlarıdır. Bunlar varsa gerisini boşverin güzeldir o otel güzel.
Ücreti bilmiyorum. Booking.com’dan bakabilirsiniz.
Tüm müşterilere masaj dışında spa olanakları ücretsiz. Ama çok yorgundum be çok inemedim…
Otele girer girmez, herşeyin incelikle düşünüldüğü anlaşılıyor. Odada sehpada meyvenin yanında, adıma düzenlenmiş bir hoşgeldiniz yazısı buna bir örnek.
Odada sanki ilk ben kalıyormuşum gibi. Herşey çok yeni ve çok temiz. Yüksekçe bir kattan İstanbul kanatlarınızın altında. Biraz daha şanslıysanız Haliç’i gören bir yerde odanız da olabilir. Ya da LaPaglia Restaurant’a uğrayıp bir İtalyan yemeği yiyiverin.
İnternet ücretsiz, televizyonda sinema kanalında sürekli Titanik filmi dönüyor. Otelin ismi iyice bilinçaltına kazınsın diye midir nedir?
Ne menem bir tasarım anlayışıdır çözemedim ama oda ile banyo arasında bir cam var. Banyoda dönen filmi odadan izleyebiliyorsunuz. Yalnız da kalıyor olsam duşta odaya açılan camdaki jaluziyi kapatasım geldi.
Sabah açık büfe kahvaltı dışında (öğlen bilmiyorum) akşam üç farklı seçeneğiniz var. Kendinizi Bayrampaşa sokaklarına atmak, otelin açık büfe restaurantında takılmak ya da LaPaglia a la carte İtalyan Restaurant’a gitmek.
Üçüncüyü tercih ettik…
Restaurant en üst katta. Güzel bir manzarası var. Gündüz vakti burada olmayı isterdim. Haliç karşınızda duruyor.
İtalyan restaurantı olduğundan haliyle ağırlıklı İtalyan yemekler var menüde. Makarnalara takıldı gözüm. Fiyatlar ortalama. Bu arada otelde kalmıyor olsam gelir miyim bilmem. Aşağıda koskoca İstanbul, ne İtalyan yemekleri yerim be…
Restaurantta çalışanlar çok misfirperver, çok güleryüzlü.
Deniz ürünü hiç sevmem ama deneyelim; Mürekkep Balıklı Linguine. Garson sağolsun uyardı, rengi siyahtır, mürekkep balığı yani kalamarın rengini almıştır dedi. Daha bir ilgimi çekti. Gayet lezzetli, başarılıydı.
Garsonun beğendiniz mi sorusuna, aynı anneminki gibi cevabıma kahkahayı patlatıp burun kalkıklığı yapmaması da iyice bir sevdirdi burayı.
İlk çay ücretsiz gerisi içtiğiniz kadar, saçma. Ya Türkiye burası çay içilir işte yemekten sonra.
Restaurantta geniş bir şarap menüsü var. Bir o kadar vasat bira olanağı. E zaten bira İtalyanların işi değil.
Eeeeeee…
Gayet konforlu ve temiz odalar, afilli restaurantlar, spa, ücretsiz internet, işiniz düşerse gidin kalın.
Sabah kapınıza asılan Sabah gazesini kahvaltıda yanınıza alıp, hükümetin bilimum icraatlarını öven haberleri okumayı da sakın unutmayın!