Paulaner Weissbier Buğday Birası
Özellikle ortaçağ ve bira yapımı endüstrileşene kadar keşişler Avrupa’da bira yapımında önemli rol oynadı. Paulaner’i de keşişler 1634’de Münih’de kuruyor. En tanınan biralarından biri de Salvator. Bock, alttan mayalanan (lager biralar kabın altından, ale üstten mayalanır, ev biraları ale tipi mayalanır) lager türü bira. Doppelbock yani çifte bock’u da ilk Paulaner yapıyor, geleneksel ‘bock’a göre daha sert. Salvator dobbelbock, koyu renk, yüksek alkollü bir bira.
Atatürk Avrupa’da iken içip en sevdiği bira Paulaner Salvator olmuş. Atatürk’ün bira sevmesi bu endüstrinin gelişmesi için önemli. 1933’de AOÇ kurulduğunda bir de bira fabrikası araziye ekleniyor. Yüksek alkollü içkiler yerine tercih edilebilecek ve yeni kurulan Cumhuriyet’in tarımına katkı sağlayacağı için bira üretimine önem veriliyor. Bira fabrikasında “günümüzde dünyada kişi başına en çok bira tüketen Çekler” o dönemde ülkemizde normal, siyah, salon ve salvator tipi bira üretimine ustalık yapıyorlar.
Fabrika 1939’da Tekel’e devrediliyor. Aynı yıllarda yüksek alkollü içkilere karşı birayı teşvik etmek için fiyatlarda yarı yarıya indirim yapılıyor. Rakı pahalı diye bira çok tercih ediliyor. Bu sayede birçok büfede biranın meşrubat satışlarını bile geçtiği dönemler olmuş. 60’larda rakı ucuzlamasına rağmen biraya talep azalmamış. 1965’de birayı şişeleyip daha fazla işletmeye ulaştırması sağlanmış. Sonraki yıllarda sık tüketildiği görülüp özel sektör de teşvik ediliyor ve Efes ile Tuborg kurulmuş oluyor ama konuyu burada kapatayım.
Yani Paulaner ülkedeki içki sektörü için önemli bir marka.
Şimdi gelelim weissbier yani buğday birasına. Bavyera’da tahıl bol yetiştiriliyor, Ortaçağ’da buğday tekeli Kraliyet ailesinde bu yüzden buğday birasını kendileri ve yakınları için ürettiriyorlar. Halka ulaşması 1800lerin sonu denilse de kişisel görüşüme göre tam da böyle olmayabilir. Yani bira evlerde üretiliyor, birisi buğdayı da fermante edeyim demiştir illa ki diye düşünüyorum, tabi buğdaya ulaşmak halk için zor bir konu ise fikrim çöküyor.
Buğday biralarına maya üstten eklenir, yani ale tipi mayalar kullanılır. Genelde filtrelenmez ve bulanık, beyaza yakın görüntüsü olur. Bu yüzden beyaz bira yani weissbier diyorlar. Şerbetçiotu yani bitterness (acılık) az, bol köpüklü, meyvemsi kokuları ve tadı olan hatta bariz muz kokanlar var, Almanların genelde yazın tercih ettikleri bira tipi.
Paulaner de tatlı, meyve ve kuruyemiş yemiş hissi veriyor. Bol köpüklü, filtrelenmediği için rengi berrak değil. Türkiye’de en bilinen buğday birası Weihenstephaner, Tuborg getirdiği için Tuborg anlaşmalı mekanlarda fıçı olarak bile bulabiliyorsunuz. Paulaner 33’lük şişede bulabiliyorsunuz. Alıp deneyin derim, içerken Atam’a ithafen son yudumu şerefe kaldırırsınız artık.
Tarihi bilgiler konusunda Mehmet Yalçın’ın A’dan Z’ye Bira Kültürü ve Rod Philllips Alkol Tarihi kitapları yalancısıyım.