Dünyadan

Krakow ve Auschwitz

Polonyanın ikinici büyük şehri olan Krakow, tarihsel geçmişi ile tanınan Avrupa’nın en güzel şehirlerinden birisidir.
Maliyet; gidiş geliş uçak fiyatları pahalı pahalı olsa da; orda yaşam, gezmek,araba kiralamak, herşey bir avrupa ülkesine göre ucuz. Para birimleri zloty (PLN) ve 1 TL = 1.4 PLN
Polish ‘ler; insanları gayet canayakın, her türlü yol yardımına açık ve çoğu ingilizce bilmektedir.
Havaalanından ulaşım; Krakow’da havaalanına vardınız, peki nasıl şehir içine ulaşacaksınız. Biz araba kiraladığımız için sorunsuzca 20 dk.da merkeze ulaştık ama diğer taraftan ise en iyi ulaşım yolu Tren. Tren, havaalanı ile tren garı arasında sefer yapıyor ve oldukça hızlı. Tren istasyonu da şehir merkezinde diyebileceğimiz kadar yakın bir yerde. Gar ile şehir merkezindeki meydana yürüyerek gidebilirsiniz:) Havaalanında iki çıkış kapısı var, olurda B kapısından çıkacak olursanız , trenin oldugu A kapısına ulaşmak için ücretsiz otobüsleri kullanabilirsiniz.
Tarihi; Krakow konumu nedeniyle savaş tahribatından en az etkiyle kurtulmuş şanslı bir şehir.

BAŞLICA GEZİLMESİ GEREKEN YERLER TOPLAMA KAMPI VE TUZ MADENİ GERİSİ İSE keşfedilmesi gereken ara sokaklardan, dükkanlardan, meydanlardan ibaret.
AUSCHWITZ VE BIRKENAU (NAZİ TOPLAMA KAMPI)
Krakowdan trenle 2 saat mesafede bulunuyor, arabayla ise 40 dk. Merkezden tura katılmak isterseniz ise; 130 pln tutarında.
Bu alanda birçok kamp bulunmaktadır ancak en bilindik ve mğze haline dönüştürülmüş olanları; Auschwitz ve Birkenau Nazi toplama kamplarıdır. iki kamp arası ulaşımda fotografta da görülen yarım saatte bir kalkan siyah otobüsler ücretsiz olarak yardımcı oluyor.

Auschwıtz, daha çok müzeleştirilmiştir.
Auschwitz nazi toplama kampı, II Dünya Savaşında Nazi Almanya’sı tarafından kurulmuş en büyük toplama, zorunlu çalışma ve imha kampıdır. Bu kamplarda sadece Yahudiler değil arı ırk yaratmak adına, Romen, eşcinseller gibi Nazilerin düşman ilan ettikleri 1.5 milyon kişi öldürülmüş. Zaten müzeyi gezerken göreceğiniz kampta yaşayan insanlara ait uçsuz bucaksız eşya yığınları katliamın boyutlarını gözler önüne seriyor. Bu kamp ne yazıkki terorizm ve soykırımın sembolu haline gelmiştir. Size tavsiyem, gitmeden Schindler’in listesi filmini izlemeniz!!!

Kamp blok blok geziliyor ve bu bloklarda kampta yaşayanlara ait tüm eşyalar, soykırımı anlatan resimler, kısa belgeseller yer almaktadır. Gezmeniz yaklaşık 2 saati alır. Auschwıtz Kampının girişinde ‘Arbeit Macht Frei’ yazısı var,anlamı ‘Çalışmak Özgürlük getirir’ denmiş olsada kampların seneler boyu ölüm getirdiği apaçık ortada.

Bloklarda sergilenen kumaş parçaları,ipler; buraya gelen bayan mahkumların saçları dibinden kesilen saçlarından elde edilmiş. Ayrıca mahkumların altın dişlerinin hepsi sökülmüş, yakılan insan külleride gübre veya bataklıkları doldurmak için kullanılmış. Bir blok da mahkumlardan kalan günlüklere ve biyograflara ayrılmış.

Birkenau ise, elemanları taşıyan trenin olduğu, yaşadıkları alanı gösteren, kampta yaşamı birebir hissettiren kamp alanıdır. Kampın etrafı mahkumların kaçışını engellemek için elektirikli tellerle çevrili ancak gaz odaları vs olan bölgeler zaten yıkık..bu bölüm için çok beklenti olmasın.

Yahudiler, Birkenau Kampında göreceğiniz trenlerle bu kamplara getirilip; çalışır çalışamaz diye ayrıldıktan sonra, saçları kökünden kesilip, soğuktan koruması imkansız kıyafetler giydirilip, yaşlı cocuk demeden kampa dahil edilmiş. Mahkumları çalışır çalışamaz diye muayene eden hekimlerden bir tanesi de; Josef Mengele’dir.kendisi bu kamplarda mahkumlar üstünde bir çok acımasız deneye imza atmıştır. https://tr.wikipedia.org/wiki/Josef_Mengele
Mahkumların işe yaramaz olarak tespit edilenleri ki çocuklarda dahil, banyo yapmaları için zorla odalara götürülüyorlarmış. Odanın içinde hiç bir zaman su borularına bağlanmayan duş başlıkları varmış. Odaya mahkumlar girdikten sonra Zyklon-B Gazı verilip toplu halde infaz ediliyorlarmış.Sadece bu kampta 20 ton gaz kullanılmış.(5-7 kg gazın 1500 kişi öldürmeye yettiği biliniyor)
Kampa nerelerden esir getirildiğini gösteren harita

Auschwitz ve Birkenau Nazi kampalrı gezisi ile hem fiziksel hem ruhsal yorgunluktan sonra.. ikinci gün tuz madeni gidiyoruzz;
WIELICZKA TUZ MADENİ
Hikayesi; 1200 küsürlerde Polonya kralının kızı bir yerden tuz almış ülkesine geri dönerken neden bizim ülkemizde de tuz madeni yok diyerek düşünceye dalmış. Wieliczka yakınlarından geçerken ilahi bir ses orada tuz madeninin olduğunu söylemiş ve toprağı kazdığında büyük bir tuz damarıyla karşılaşmış. Daha sonra bu madenin içine parmağındaki yüzüğü çıkartıp atmış. Yüzüğünü bulan erkekle evleneceğinin duyurusu yapılmış. Ve bir prenste prensesin yüzüğünü derinlerde bir yerde bir kayaya saplanmış halde bulmuş ve kendisine takdim etmiş. Daha sonra kralda bu madeni düğün hediyesi olarak kızına vermiştir. ki koridorların birinden tuzdan heykellerle bu hikaye canlandırılmış.(Dizleri üstüne çökmüş prensin elindeki yüzüğü prensese verirken canlandırıldığı tuzdan heykel madende bulunmaktadır)

Gerçek ise; 15 milyon yıl önce içdeniz olan alanda sular çekilmiş ve burada bir tuz madeni oluşmuş.
Tuz madenini illa da rehberle gezmeniz gerektiği için, şehir merkezinden birtura dahil olmanız tavsiye edilir. hem fiyat farkı çok az hem de nerden nasıl gideyim derdi ortadan kalkmış olur. Aradaki fiyat farkı 50 pln(şehirden 130 pln, kapıdan giriş 79 pln). Ayrıca şöyle bir durum sözkonusu eğer içeride fotograf makinesi ile çekim yapmak istiyorsanız (ki fotoğraf allahın emri) 10 pln daha vermeniz ve fotoğraf stickerını yapıştırmanız gerekiyor, kim görecek demeyin içeride birçok yerde ceza kesmek için konumlanmış görevliler var
Tuz madeninde gezi sihirli dünyada bir yolculuk sanki:) Madende kolay çalışabilsin diye cüce işcilere rastlayabilirsiniz içerde.. Madende tam 2040 tane oda ve bu odaları birbirine bağlayan 200 tane koridor sıralanmaktadır

Tuz madenine giriş ürpertici ve soğuk. Yaklaşık 380 merdiven indikten sonra bildiğimiz beyaz tuzun madendeki siyah-gri haliyle karşılaşıyorsunuz. Turist rotası yaklaşık 3 kmlik gezidir. Gezi esnasında göreceğiniz madendeki Şapeli başka hiçbiryerde benzerini bile göremeceğinize eminim, MUHTEŞEM!!!…tuzdan yapılmış dev avizeler, tuzdan yer karoları, duvara oyulmuş üç boyutlu tablolar (‘last supper’ beni en çok büyüleyeni) ve burada nikah törenlerine sıklıkla rastlanıyormuş. Ücretleri merak ediyorsanız http://www.wieliczka-saltmine.com/visiting/visitor-s-guide/check-prices/check-prices-tourist-route.
Burada her yer tuz. Parmağınızı bir yere sürdükten sonra bir yalayın, tuzun tadını alırsınız., ben baktım ama başkalarının yalamayı denemeyeceğini düşündüğüm köşelerden yalayın:)
ŞEHİR TURU
Şehri turlamak için başlangıç noktası belli; Rynek Glowny..Bu meydanı hem sabah erken saatlerinde huzurlu şekilde hemde gece geç saatlerde ışıklı danslı insanlı şekilde görmenizi tavsiye ederim. Meydana sabahtan gidin ve bir polonya simidi alarak işe yetişen insanların telaşı ile havalanan güvercinleri çiçekçiler arasında seyredin..gece ise; ortaya kurulan platformada turistlere dans öğretmeye çalışan insanları izleyerek gülümseyin:)
Meydanda görebileceğiniz ve aynı zamanda ziyaret edebileceğiniz pek çok tarihi yer var. Bunların başında Sukiennice (Cloth Hall) geliyor. Sukiennice’nin yapımı Rönesans dönemine dayanıyor ve 1978 yılından beri UNESCO Dünya Mirasları Listesinde yer alıyor. Şehrin sembolü ve meydanın en görkemli yapısı olan bu dünyanın en eski kumaş pazarı; bugün çeşitli hediyelik eşya dükkanlarına ve müzelere, sergilere ev sahipliği yapan turist cazibe merkezi.
Sukiennice’nin hemen yanında ise Town Hall Tower saat kulesi görülmektedir.
Yine Rynek Glowny’de görülmesi gereken bir diğer nokta St. Mary’s Basilica yani Bakire Meryem Bazilikası. 13. Yüzyıl’ın başlarında bol tuğlalı inşa edilen bu gotik kilise; içerisinde değerli vitraylar bulunduruyor. 80 Metre yüksekliğinde oluşu ve her saat başı çalan trompetiyle (Hejnał mariacki) de dikkat çekiyor. Trompetin ilginç bir öyküsü de var; Moğollar şehrin kapılarını kırıp girerken bir asker alarm olarak çalıyor bu trompeti. Çalarken de boğazından vuruluyor ve ses yarıda kesiliyor. Lehler bu anı Hejnał mariacki olarak adlandırıyor ve bu sese de Hejnał diyorlar.
WAVEL KALESİ
Bu kale, II.Dünya Savaşı’nda Almanlar tarafından karargah olarak kullanılmıştır. Bu şatonun çan kulesine daracık ve dik ahşap merdivenlerinden çıkıp Krakow’ un nefis manzarasını seyredebilirsiniz.
Hikayesi; Nehir kenarındaki bir tepenin altında bir mağarada yaşayan ejderha kadınların etiyle besleniyormuş. Şehirdeki bütün kadınları yemiş ejderha. Geriye bir tek kralın kızı kalmış. Kızının yenmesinden korkan kral bütün şövalyelerini toplamış ve ejderhayı öldüren kahramana kızını vaadetmiş. Bu ejderha da o kadar hafife alınacak bir yaratık değilmiş zira bütün cesur şövalyeleri öldürmüş. Zeka; insanoğlunun tek silahı doğada. Bunu bilen bir terzi koyun postuna bürüdüğü kükürtü ejderhaya yedirmeyi başarmış. İçi alev alev yanan ejderha nehrin bütün suyunu içmiş ve artık onu ejdarha yapan yaşam ateşi sönünce ölmüş. İşte bu tepenin üzerine kurulmuş ‘Wawel Kalesi’ kurulmuş.
Kalenin en sonunda ücretli girişe sahip bir mağara var(3 zloty)..çok gereksiz’ çıkıştada ağzından ateş çıkan bir ejderha var o daha da gereksiz!!! Tek avantajı bu mağara sizi kaleden Vistula nehrine ulaştırmış oluyor. Nehirden bahsetmişken, nehri üzerinde köprülerine önem gösterilmemiş tek avrupa kenti Krakow sanırım..bir kilit takacak köprüsü bile yok:)

 
BARBAKAN(diğer adıyla Gözetleme Kulesi (barbakan krakowski)
Eskiden şehrin etrafında iki sıra sur bulunuyormuş . Barbakan bu surların dış kapısı. Orijinal bir yapı. Çünkü burası 2. Dünya Savaşı sırasında fazla yıkılmamış. Girişte melodik bir karşılama sizi bekliyor.

KAZİMİERZ BÖLGESİ
Bu tarihi bölge 1335 yılında Kral Kazimierz tarafından kuruluyor ve Polonya Krallığından bağımsız bir şekilde hareket ediyor. Şehre çok sayıda devasa kilise ve sinagog inşaa ediliyor. 19. yüzyıla kadar hem Hristiyan hem de Yahudiler bu bölgede içiçe yaşıyorlar.
Günümüzde bu bölgede 1500 ve 1600’lü yıllarda yapılan birkaç kilise ve sinagog hala ayakta. Açıkçası bana göre gezilecek pek bir yeri sadece orada bulunmak için yürüyüp geri dönebilirsiniz. Şanslıysanız, bit pazarı ve antikacılarda birkaç eşyaya rastlayabilirsiniz.. Kazimierz bölgesi, gece hayatı için tavsiye edilen bir bölge ve çok güzel cafe barlara ev sahipliği yapıyor.
‘Nova Resto Bar’ kısa bir mola ve kokteyller için oldukça iyi!!

Gece hayatı demişken, Rynek Glowny çevresinde gece takılabilecek bir çok mekan var ama beklentiniz yüksek olmasın saat 23 te birçok bar kapanmak üzere oluyor.