Dünyadan

Kadim Şehir Bağdat – Dünyanın Eski Başkenti

Volume 1 – Bağdat’ı Görmek
İkinci Körfez Savaşının etkileri neredeyse tamamen canlı, bombalama, ve yer yer çatışma haberleri sürerken yolumuz düştü Bağdat’a, 2010 yılının hemen başında.
alt
İstanbul’dan yola çıktığınızda bir Avrupa kenti ya da Uzak Doğuda bir tatil cennetine gidiyormuş gibi hissetmediğiniz kesin. Bu garip ürkme hali, Bağdat’da uçağın kapılarının açıldığı ana kadar devam ediyor ve havalimanı terminal binasında bu ürkme halinde mutlak bir artış hissediyorsunuz birden bire özellikle de terminal binasındaki onlarca Amerikan askeri üniforması giymiş esmer Arap askerleri gördüğünüzde. Arap ülkelerine has olduğunu düşündüren günlük kaotik yaşam biçimine bir de bu eklenince kesinlikle korkuyorsunuz.
alt
Bütün bu karmaşık ruh hali yetmiyormuş gibi bir de yola birlikte çıktığınız yol arkadaşınızın yeşil pasaportu olması nedeniyle askeri makamlarca öncelikle güvenliği sağlanması gerekli vatandaş kategorisine alınması, aynı gerekçe ve ‘güvenliğinizi sağlayamayız’ cevabıyla vizesi reddedilip ilk uçakla (ilk uçak Umman’a idi) beş altı saat nezarethaneyi andıran bir odada bekletildikten sonra geri postalanması sonrasında gerçekten anlamaya başlıyorsunuz bu hikayenin devamında nelerle karşılaşabileceğinizi. Yol arkadaşımın vize problemi yaşaması esnasında aradığımız Türkiyenin Bağdat Büyükelçiliğindeki görevlinin hemen geri dönün demiş olmasının insanı gerçekten buz gibi yaptığını da atlamamak gerek sanırım.
Programım yoğun; Bağdat’da Hilton’la birlikte sayılabilecek iki büyük otelden birinde kalacağım, adı el-Mansour. Otele ulaşmak için önceden organize edilmiş olan kişi beni karşılıyor. Yol arkadaşımla vedalaşıp onu Umman’a uğurladıktan sonra yaklaşık 5 saat gecikmeli olarak terminal binasından çıkıyor ve bizi bekleyen büyük 4 çeker araca biniyoruz. Konvoyumuzda tanımadığım insanların olduğu 2 büyük araç daha var, polis olduklarını öğreniyorum. Tepesinde sirenler takılı bu üç araçlık konvoyla şehre kadar yaklaşık yarım saat süren bir yolculuk yapıyoruz.
alt
Şehre girdiğinizi hissettiğinizce içinizde ilk uyanan duygu gerçek ve ciddi anlamda bir boşluk, henüz öğleden sonra olmasına rağmen caddelerde tek tük araçlar ve uzun namlulu silahlarla bekleyen muhafızların koruduğu kontrol noktaları, ve yine aynı noktalarda bekleyen zırhlı araç ve tankları görmeye başlıyorum. Bir zaman sonra ise yıkılmış veya kısmen bombalanmış binaların yanından geçmeye başlıyorum, gerçekten garip bir duygu…
alt
Bir müddet sonra otelimize ulaşıyoruz, otele araç girişi için betondan yapılarak sonradan otelin önüne monte edilmiş üç metre yüksekliğinde duvarlardan ibaret bir labirentin içine giriyor aracımız, duvarların üstünde yine muhafızlar var. Sonra öğreniyorum ki otel bir süre önce bombalanmış ve yapının arka cephesi yok edilmiş. Heryerde aktif ve askerlerce tutulan siper, mevzi ve kontrol noktaları var. Otelin avlusuna varmamızla birlikte rahat bir nefes aldığımı hatırlıyorum.
alt
Bağdat’da kaldığım sekiz gün boyunca yoğun bir gezi programı uyguluyorum…
Devamı Gelecek..//
Volume 2 – İnsanlar
Volume 3 – İslam Kenti Bağdat
Volume 4 – Küçük Mekke Kerbela