Hilton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa Otel – 2021
Hiç mesleğimi icra etmesem de 4 sene mekan tasarımı ile alakalı bölüm okumuşluğum var, hani bence iyi notlar da alırdım tasarım konularında. Bu yüzden insan-mekan oranlarının nasıl olması gerektiğini az buçuk bilirim diyebilirim. Bu durumda Hilton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa Otel büyük, Ankara Şehir Hastanesi büyük, İstanbul Havalimanı büyük. Bir alandan diğerine ulaşmaya çalışmak insanı yoruyor, adımlar geri geri gidiyor. Derdini öpeyim butonu olsa basacaksınız eminim.
Konuyu tahayyül etmek için sabahın köründe kalkıp çektiğim şu havadan görüntülere bir göz atın…
Bu bilgiyi cepte tutarak otel hakkında ilk görüşlerimi belirteyim hemen. Genelde kişiler ya da aileler kocaman otelde kendilerine bir yer belirleyip her gün orada takılıyorlardı. Yani mekan ne kadar büyük olursa olsun, insanlar benim şuracıkta bir göz bölgem olsun, nerede olduğumu, ne yaptığımı bileyim diyor. Erişim konusunda çözüm olarak bisikletler vardı ortalıkta, sanırım kiralanıyor. Golf araçları da var, küçük bir hayvanat bahçesi vardı oradan dönerken kullandık, bildiğiniz otobüs bekler gibi durakta oturduk bekledik ve otel ana alanına yolculuk yaptık. Uzattım biraz ama akılda kalan özellikle bu oldu. Bir de genel olarak engelli dostu bir otel, bunu da belirtelim.
“Nereden yer ayırtalım?” derseniz kendi sitelerini öneririm, taksit seçeneği yok sanırım ama en iyi fiyatı kendi sitelerinden verdiler ben yer ayırtırken. Ayrıca 65 yaş üstü, kamu çalışanı ve ordu mensuplarına da bir miktar indirim yapıyorlar.
Biz nehir gören odalarda kaldık, ön bahçe göreni, deniz göreni, aile villası, havuza direkt çıkışlı gibi neredeyse 20’ye yakın seçenek var. Merdiven ya da bahçe katından direkt ulaşılan havuzlar yapıların hemen önünde, herkesin kullanımında bir kısıtlama yok ama yazılı olmayan kurallar var gibi, sonuçta adamın odasının önü. Kocaman ve birkaç bölüme ayrılmış ayrı bir havuz da var tabi, pandemi kısıtlamaları yüzünden çok sıra olan kaydırakların olduğu bir bölüm de vardı.
Odalara ve konfora diyecek laf tabi ki yok. İki eleştiri; çocuk için kanepeyi yatağa çevirmişler, fazladan bir yatak koymak zor olmamalı, bir de kanepenin tam karşısında klima var, orada kim yatsa bir yerleri tutulacaktı bu yüzden klima olması çok işimize yaramadı. Pencere ve kapılarda tel vardı ama sulak yere yakınız sivrisinek, emvai çeşit böcek gelebilir diye çok açmadık.
Otelin büyüklüğü konusuna geri döneyim. Otele ulaştığımızda çok açtık, gıcık da bir saatte vardık, ne kahvaltı ne öğle yemeği vardı. Birine soruyoruz “şurada yemek vardır”, başkasına soruyoruz “kesin şurada restoran var” derken güzel bir yürüyüşle bayılma aşamasına geldik. Sonra her gün takılacağımız mekanı bulduk; “breeze”. Öğlen ana restora gitmek yerine “açık hava olsun, seçeneğim az olsun ama yemek masama gelsin” dedik açıkçası.
Otelde yemek için “gıyamet gadar” seçenek var. Ana yemek salonu dışında akşamları da sanırım 10 dolar rezervasyon ücreti ile Türk, İtalyan, Hint, deniz ürünleri ve uzak doğu restoranları tercih edilebiliyor. Hangisi hatırlayamadım, sanırım uzak doğu olanda menü fiyatları ödenmesi gerekiyordu. Resepsiyondan verdikleri bir birgi kartında detaylar şunlardı.
Bir bayramın ortasında gitmiştik, otel genel olarak kalabalık değildi, gerçi kalabalık zamanında gitmediğim için karşılaştırma yapamam ama havuz, sahil, şezlonglar genel olarak boştu. Tabi pandemi zamanı da olunca yerli yabancı turistte bir eksilme vardır. Buna rağmen akşam yemeklerinde önce dışarıda bir masa bulup, masada birini bırakıp yemek alma çakallığı yapmak durumunda kalabiliniyor. Ve hatta bir akşam elinde yemek masa bulamayıp isyan eden bir dayıya da rastladım. Belki de insanları diğer restoranlara yönlendirmek istiyorlardır. Who knows…
Ana restoranda yemek servisini çalışanlar yapıyor, pandemi yüzünden böyle olmak durumunda tabi. Bazı stantlar bomboş bazıları bol sıra beklemeli. Restoranda kapalı alan da var, sanırım yine pandemiden masalar büyük, kalabalık ama seyrek bu yüzden çok yer yok. Covid olmasa içerde klimalı ortamı tercih edebilirdik.
Dışarıdaki barlara gelirsek; açıkçası herşey dahil otellerde afilli viski, votka, cin arayışı saçma geliyor. Sıcakta bol buzlu Jack Daniel’s candır. Restoranda yemek yanında da hep Tekirdağ Altın Seri geldi, gerisi teferruat bence. Ama bir kokteyl standardı olabilir, deniz kenarında bir bardan aldığım kokteyl ile havuz kenarındakinin tadı aynı olmalı sanki.
Deniz kenarı demişken, Sarıgerme Bölgesi tüm sahil genel olarak çok sevilmediğini biliyordum. Bol dalgalı ve kumlu bir deniz. Benzetmek uygun mu bilmiyorum ama Patara Sahili’ne çok benzettim. Turkuaz bir görüntüsü olan koy yok belki ama seven sever denizi fazla da önyargılı olmamak lazım, dalga çocuklar için kıyıda eğlenceli olabiliyor. Bir de drone çekimi yapayım derken sahilden çayın döküldüğü yere yürürken deniz kenarı locaları gördüm. Gölgeliği, jakuzi ve büyük şezlonglarıyla gözümü aldı, bunlar da ekstra ücret ile ayırtılabiliyormuş.
Hilton Dalaman Sarıgerme Otel, Dalaman Çayı’nın tam denize döküldüğü yerde. Bakınız üstteki drone çekimi. Bir akarsu da olsa kıyı kullanımı teoride halka açık olmalı. Pratikte Otel tam çay kenarında. En azından çayın bir tarafı halka açık değil. Bu bir yandan güzel bir durum, nehir gayet korunmuş gibi duruyor. Drone çekiminde zıplayan balıkları ve Breeze Restoran’ın hemen ilerisinde çayı görebileceğiniz bir terasa gidince su kaplumbağalarını görebiliyorsunuz.
Otelde bir de ufak bir hayvanat bahçesi var. Temelde çiftlik ve kümes hayvanları. Bir kısmı iklime alışık bir kısmı sıcaktan bir miktar bezmiş hayvanlar, geneli sağlıklı ve mutlu. Hatta ördekler doğal mı, kaçmış mı, yoksa yarı özgür mü olduklarını anlayamadık. Dalaman Çayı’na girip tekrar otele dönüyorlardı.
Bir son söz söylenecekse, Hilton Dalaman Sarıgerme Resort & Spa Otel bir tatilin son durağı olmalı. Buradan başka bir yere gittiğinizde küçük bir çocuğunuz varsa bile aynı konforla karşılaşmayınca hayıflanıyor.
Bir de benim yazılarım genelde “şimdi bu adam iyi mi anlattı, kötü mü anlattı?” yorumuyla karşılanıyor. “Bilmem, kim ne anlamak isterse” sanırım benim cevabım.