Türkiye'den

Haftasonu Sapanca

Sapanca, Ankara – İstanbul Otoyolu üzerinde. Ankara’dan 3,5 saat, İstanbul’dan 1,5 saat uzaklıkta.
Sapanca Gölü kenarında ya da Sapanca Gölü Sapanca’nın kenarında.
Ankara ve İstanbul’a hem yakınlığı hem uzaklığı sayesinde bolca misafiri haftasonu alıyor. Bu yüzden tüm oteller cuma ve cumartesi günleri diğer günlerin iki katı fiyatında.
Sapanca’da afilli spa oteller, butik oteller ve pansiyonlar diye genelleyebileceğim oteller var.
Sapanca Gölü, Abant, Gölcük, Eymir gibi etrafında yürünebilecek durumda değil. Zaten çok büyük. Ama göl kenarı tamamen halka açılmak yerine hemen göl kenarında tesislere açılmış.
Sadece burası bana yetmez diyenlere Maşukiye ve Kartepe’ye çıkan yol boyu tesisler ve Kartepe’yi öneririm.
Sapanca Gölü’nün tümünü de hem yukarıdan görmüş olursunuz.

Göl kenarında işletmeler, oteller, kartepe yolundaki işletmeler, bilimum Sapanca esnafı aralarında anlaşmış heralde, nereye giderseniz benzer fiyatlarla karşılaşıyorsunuz.
Didi Otel
Biz Didi Otel’de kaldık. Göl kenarıdır diye düşündüm, ki hiçbir tanıtımda iddia etmemişlerdi.
Demiryolu ile otoban arasına sıkışmış durumda. Henüz 1 sene olmuş açılalı.
Bir aile işletmesi. Didi lazca büyük demekmiş.
Otel 50 odalı, 3 katlı. Otoparkı var. Yalnız asansör yok. Engelli, yaşlı ve bebekli aileler için biraz sıkıntılı. Atarım sırtıma çocuk arabasını çıkarım 3 katı derseniz benim gibi hiç sıkıntı yok.
Gölevi’nden Didi Otel Görünüm. Aradan Demiryolu Geçiyor. Zaten bu Yoldan Gitmemek Gerekiyor.
Akşam Didi Otel Bahçesi
Didi Otel İçi
Didi Otel İçi
Odadan Manzara, Sol Üstteki Ankara-İstanbul Otoyolu.
Akşam Yemeği
Son anda ücret ödeyene kadar otelde herşey muhteşemdi. Güleryüz, hizmet, hoşsohbet, müşteri değil de misafir gibi davranış…
Son anda ücret konusu da aslında akşam yemeği…
Didi Otel karşısında ve Sapanca Gölü kenarında Gölevi’nde yemekleri beğenmeyip aç kaldığımız için otelde yemek yedik.
Yalnız karışık kebap, salata ve iki kadeh şarap istedik.
Ama kocamaaaaan iki kadehe 70’lik şarabı bocaladırlar. Gördünüz mü hemen bitti 70’lik hehehe dediler.
Masaya istemesek de birsürü meze geldi ki aç değildik yemedik.
Masaya istemesek de paçanga böreği geldi ki aç değildik yemedik.
Bir de bunları akşam bize imzalatmadan sabah çıkışta önümüze getirdiler.
{harita width=’800’|height=’600’|lat=’40.701688‘|lon=’30.222458‘|zoom=’17’|text=’Gölevi – Güneyde Didi Otel’|mapType=’Hybrid’|}
Gölevi – Kabuba Kebap – Talia Balık
Aslında tümü aynı yer.
Menüde ne isterseniz var, ama bize söylenen, henüz sezon açılmadığı için menünün çok az bir kısmı hazırlanabiliyor.
İçki ve meze istiyorsanız çok güzel bir yer.
Ama karın doyurmak için çok başarısız. Sapanca’da genel bir problem var. Fiyatlar yüksek, kalite (işletmelerin üslubu, garsonların ilgisi, temizlik…) yüksek ama lezzet tısss.
Dolayısıyla çoban kavurma ve beyti biz denedik, siz denemeyin. Kuzu şiş istememe rağmen, “abi et kötüdür önermem” demesinden kırmızı etteki sorunu anlamalıydık.
Zaten yan masadakiler de çıkarken, “yahu yurt dışından misafirimiz geldi, et çok kötüydü, rezil oldu” diyerek çıktı.
Yalnız kalamar ve tiramisu, “it’s bombastik, very fantastik”. Sadece bunlarla karın doyurun derim.
İkinci Gün
Sabah Gölevi’nin batısında, yani Sapanca değil de İstanbul Yönünde adını unuttuğum bir yerde kahvaltı yaptık.
Sonra Maşukiye.
Maşukiye sağlı sollu kahvaltı yapabileceğiniz sayısız mekan ve bolca piknik alanıyla dolu. Sabah serpme kahvaltı, öğlen mekanlardan mangal alabiliyorsunuz.
Biz Maşukiye’de durmayıp güneye, yani sola Maşukiye içinden geçip, Kartepe’ye doğru bolca yokuş çıktık.
Bu yokuş boyunca 200-300 metrede bir konuşlanmış restoranlara oturabilirsiniz.
Biz sıcaklık 12 dereceden 3 dereceye kadar düşecek kadar tırmanıp, aşağılarda bir mekana oturduk.
Sonra da en üstteki fotoğrafları çektik.
Sonra da Ankara…