Türkiye'den

Anadolu’nun Ortasında Bir Şehzadeler Şehri – Amasya

Bir hafta sonu gezisi için Amasya’yı kestirdik gözümüze. Cumartesi sabah erken saatlerde yola çıktık arabayla ve Ankara’dan 3,5-4 saatte öğlen olmadan Amasya’daydık.
 
Açıkçası bu kadar güzel bir kentle karşılaşacağımızı beklemiyordum. Tarih deseniz binlerce yıl geriye giden eserler; doğal güzellik deseniz boz & yeşil sarp yamaçlar ve arasından kıvrılan Yeşilırmak; şehircilik deseniz ırmak boyu yan yana dizilmiş enfes konaklar , köprüler, çevre düzeni ve enfes ışıklandırma… Mutlaka görülmesi gereken bir kent gerçekten…
 
Amasya’nın tarihi çok eskilere dayanıyor. Kent MÖ 3200 yıllardan günümüze Hitit, Frig, Pers, Pontus, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarının önemli bir yerleşimi olmuş. Ve günümüzde de hemen hemen tüm bu uygarlıkların tarihi eser ve izlerini şehirde görmek mümkün.
 
Amasya’ya Çorum yönünden gelirken girişte Ferhat & Şirin Parkı ve Aşıklar Evi karşınıza çıkıyor. Burası Ferhat’ın Şirin için dağları deldiği yermiş efsaneye göre. Hatta Ferhat’ın dağı delerek oluşturduğu söylenen kanalları görebiliyorsunuz. Aşıklar Evi’ni gezmedik ama burada çok da bir şey yok, 15 dakikanızı ayırabilirsiniz.
 
Şehir, iki taraftan sarp dağ ve kayalıkların çevrelendiği ve Yeşilırmak’ın geçtiği vadi içine kurulmuş. Bu dağlardan kuzey taraftaki üzerine Amasya Kalesi kurulmuş ve şehre girer girmez gözünüze çarpıyor. Acaba şehir kaleden nasıl görünüyor diye düşünüp göreceğimiz manzarayı merak ediyor ve ilk olarak kaleye çıkmaya karar veriyoruz. Çıkış yolunu bulmakta biraz zorlansak da merkezden 5-10 dakikalık bir yolculuk sonrası kaleye varıyoruz. Şunu hemen belirtmekte fayda var; kale yolu arabasız yürüyerek çıkılacak bir yol değil. Arabasız geldiyseniz şehirden giden minibüs var mı araştırmak ya da taksiyle gitmek gerekebilir.
 
Amasya Kalesi’nin üzerinde bulunduğu dağın isminin Harşena Dağı olduğunu öğreniyoruz. Kalenin kuruluşu da MÖ.3200 yıllarına kadar gidiyor. Şehri savunmaya çok elverişli bir yer olduğundan ilk çağlardan bu yana tüm medeniyetler kurulan bu kaleyi kullanmış ve eklemeler yapmış. Pontuslardan, Romalılardan ve tabi Osmanlılar’dan izler bulunuyor kalede. Surların içinde gözetleme kuleleri, su sarnıcı ve kazı alanları görülebiliyor. Ama açıkçası en etkileyici olan şehir ve çevresinin manzarasını birçok açıdan tüm çıplaklığıyla görebilmek…
 
Amasya Kalesi

 
Amasya Kalesi’nden şehrin görüntüsü
 
Kaleyi gezip tekrar şehre inince kalenin kurulduğu dağın eteklerinin şehre bakan kısmında, ilgi çekici Kral Kaya Mezarlıkları’nı görüyor ve gezmeye buradan devam ediyoruz. Bu alanda Pontus Kralları’na ait olduğu düşünülen 5 adet kaya mezarı bulunuyor. Tüm vadide ise toplam 18 adet kaya mezarı bulunduğunu öğreniyoruz ki, bunlardan bazıları şehirden bakıldığında görülebilen noktalarda. Kral Kaya Mezarları’nın bulunduğu alanda Osmanlı döneminde inşa edilmiş saray kalıntıları (Kızlar Sarayı) ve 2 adet de hamam bulunuyor.  Mezarları tek tek geziyor ve yakından görüyoruz. Yapıldıkları dönem düşünüldüğünde bu yapılara hayret etmemek zor. Ancak bu alanda gezmenin, özellikle çocuklar için biraz riskli olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Hatırı sayılır yükseklikteki bu alanda yeterince koruma bulunduğunu söylemek maalesef imkansız. Turumuzu tamamladıktan sonra alanda bulunan çay bahçesinde soluklanıyoruz. Burada, şehrin manzarasını yine yukarıdan ama daha yakından seyretmenin keyfi ayrı oluyor.
 
Kral Kaya Mezarları
 
 
Amasya şehir merkezinden Amasya Kalesi ve Kral Kaya Mezarları
 
Şimdi sıra şehrin kendisini gezmeye geliyor. Yeşilırmak’ın bir tarafında yine tarihi eserler ve alanlar yer alırken diğer tarafta ayrı güzellikteki konaklar yer alıyor. Nehrin güney tarafındaki yol boyunca yer alan II.Bayezid Camii ve Külliyesi, Darüşşifa, Gümüşlü Camii, Mehmet Paşa Camii ve Burmalı Minare Camii’ni görüyoruz. Bu yapılardan Burmali Minare Camisi Selçuklular’a diğerleri Osmanlı dönemine ait. Özellikle Darüşşifa’da (diğer adı Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi) döneme ait tıbbi uygulamaları, tedavi yöntemlerini ve tıbbi alet-gereçleri görmek ilginç olabilir. Müzede 14.Yüzyıl’da yaşamış Amasyalı ünlü bir doktor olan Şerafettin Sabuncuoğlu’nun döneme ait uygulamaları anlattığı ve görüşlerini içeren kitapları da sergileniyor.
 
Yeri gelmişken Amasya’nın niye şehzadeler kenti anıldığından bahsetmek gerek. Osmanlı şehzadeleri belirli bir yaşı geçtikten sonra çeşitli kentlere vali olarak atanırdı. Amasya’da valilik yapmış birçok şehzade daha sonra Osmanlı padişahı olmuştur. Bunlardan bazıları, I. (Yıldırım) Bayezid, I. (Çelebi) Mehmed, II.Murat, II. (Fatih Sultan) Mehmed, II.Bayezid ve III.Murat’tır. II.Bayezid’in olğlu Yavuz Sultan Selim burada doğmuş ve büyümüş; Kanuni’nin oğlu Şehzade Mustafa da Amasya’da valilik yapmıştır. Dolayısıyla kentin Osmanlılar için ayrı bir önemi olmuş, birçok tarihi eser bırakmışlardır.
Darüşşifa
 
 
II.Bayezid Camii ve Külliyesi
 
 
 
Osmanlı ve Selçuklu eserleri arasındaki gezimizi tamamladıktan sonra Yeşilırmak’ın üzerindeki tarihi köprüden karşıya geçip konaklar arasında geziyoruz. Bu tarihi konaklar günümüzde işletmelere dönüşmüş. Birçoğu restoran, otel olarak hizmet veriyor. Örnek olarak Hazeranlar Konağı bir müzeye dönüştürülmüş. Biz de bu tarihi konakların arasında geziyor ve Hazeranlar Konağı’nı ziyaret ediyoruz. Siz de konaklar arasında gezebilir, restorana dönüştürülmüş bu konakların birinde bir şeyler yiyip içebilirsiniz. Ancak özellikle hava karardıktan sonra yemek nerede yenilir derseniz tercihiniz kesinlikle Ali Kaya Restoran olmalı.
 
Yeşilırmak & Konaklar
 
Ali Kaya şehrin güneyinde yer alan dağ üzerinde yer alan ve baktığınızda yazıları şehrin her yerinden görülen bir restoran. Yerini bulmak sorun olmayacaktır, ancak nasıl gidileceğini bulmak için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Arabasız yürüyerek gidilecek bir yer olmadığını da belirtmek isterim. Yolu bulup restorana ulaştıktan sonra hava iyiyse dışarıda, değilse içeride ama mutlaka şehri izleyebileceğiniz bir yere oturun (önceden rezervasyon yaptırmakta fayda var). Kebap çeşitlerinden deneyebilirsiniz, yöresel olsun derseniz Tokat Kebabı’nı tercih edebilirsiniz. Yemekler de güzeldi ama buranın asıl esprisi şehri tepeden güzel bir ışıklandırma gösterisi eşliğinde izleyebilmekti. Benim Amasya’da en çok beğendiğim şeylerden biri bu oldu. Yemeğinizi yerken, hepsi ayrı ayrı ışıklandırılmış kale surlarını, kaya mezarlarını, konakları ve köprüleri, görsel bir şölen eşliğinde izleyebilme fırsatı buluyorsunuz…
 
Işıklar eşliğinde Amasya
 
 
Amasya’da yapılacaklar burada bitmiyor. Bunlar dışında Amasya’da biraz şehrin dışına doğru yer alan Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’ni ve yine müze yakınlarında bulunan Gökmedrese’yi de ertesi gün geziyoruz. Müzede çeşitli dönemlere ait birçok arkeolojik ve kültürel eserin yanı sıra Selçuklu dönemine ait mumyalar görmek mümkün. Gökmedrese ise 1266 yılında Selçuklu Valisi Torumtay tarafından kurulmuş tarihi bir cami ve medrese. Her ne kadar günümüze tamamı ulaşmış olmasa da yapının tavanındaki süslemeler ve çiniler etkileyici.
 
 
Gökmedrese
 
Kısacası hafta sonu soluklanıp farklı bir yer görüp keyifli bir zaman geçirmek için ideal bir yer Amasya. Amasya’ya giderseniz aşağıdakileri mutlaka yapmanızı öneririm:
  • Amasya Kalesi’ni ve Kral Kaya Mezarları’nı gezip şehrin manzarasını yukarılardan izleyin,
  • Yeşilırmak boyunca konaklar ve sokaklar arasında yürüyün,
  • Irmak kenarında bir yerde bir şeyler içip soluklanın,
  • Selçuklu ve Osmanlı eseri camileri görün ve Darüşşifa’yı gezin,
  • Akşam yemeğini Ali Kaya’da yerken ışıklar içindeki kenti izleyin.